ENTROPİ
Fazla
uzun bir aradan sonra tekrar merhaba herkese. 😇Bu yazım biraz geç oldu
biliyorum. Telafi etmek adına en kafa karıştırıcı ama bir o kadar da önemli
olan bir konuyla dönüş yaptım. Entropi. Evrenimiz de belki de her sorunun
cevabında yer alan bir kavram. Peki nedir bu entropi?
![]() |
| Resim 1 |
İkinci yasa her ne kadar ağır bir
dökme-demir buhar makinesi gerçekliği üzerine gözlemlerle belirlenmiş olsa da
soyut terimlerle ifade edildiğinde bütün değişimleri ilgilendirir. Başka bir
deyişle, değişimin somut kavranışı her ne olursa olsun, bir buhar makinesi
değişimin doğasını kısa ve öz biçimde açıklar. Tüm eylemlerimizin özü
sindirimden tutun da sanatsal yaratıcılığa kadar esasında bir buhar makinesinin
işleyişiyle anlaşılır. Kozmosta ısı ve
enerji düzeyinde gerçekleşmiş olan ve olacak olan her şey bu yasaların kontrolü
altında işler.
18.
yüzyılda fizik alanında yapılan deneyler, ısı ile mekanik iş arasında bir
ilişki olduğunu göstermekteydi. Fransız fizikçi Nicolas Léonard Sadi
Carnot (1796-1832), buhar makinesinin çalışma prensiplerini ilk olarak
dikkatle ele alan kişi olmasının yanı sıra ısı ve işin birbirine
dönüşebileceğini söyleyerek bu konu üzerinde çalışmalar yapan da ilk kişiydi.
Bu nedenle Fransız bilim insanı termodinamiğin kurucusu olarak kabul edilir.
Adı
pek bilinmeyen bu bilim adamı öldükten yaklaşık kırk yıl sonra el yazması
çalışmaları ortaya çıktı ve çok daha etkileyici, farklı konulara değindiği
anlaşıldı. Carnot kısaca şöyle diyordu;
“(...) Isı, şekil değiştirmiş olan “Hareket Ettirici Güç”ten (ya da daha doğrusu) “Hareketin Kendisinden Başka Bir Şey Değildir”. (Bu hareket, cismin partiküllerinde “ufacık taneciklerinde” meydana gelen harekettir). “Hareket Ettirici Güç”ün, tükenip yok olduğu her yerde, bu “Güç”ün miktarı ile orantılı bir nicelikte “Isı” meydana gelir. Bunun karşılığı olarak da, “Isı”nın tükenip yok olduğu her yerde de “Hareket Ettirici Güç” ortaya çıkar. Şu duruma göre “Doğa”da bulunan “Hareket Ettirici Güç” miktarının “Değişmediği” ve genel olarak bu “GÜÇ”ün hiçbir zaman tükenip yok olmayacağı gibi, “Meydana da Getirilmediği”, genel bir tez olarak kabul edilebilir. Gerçekte bu “Güç” şekil değiştirir. Yani, şu ya da bu çeşit bir “Hareket meydana getirir. Fakat hiçbir zaman “Yok” olmaz…”
Peki bu ne demekti? Ne anlama geldiği 1841 yılında
alman bir fizikçi sayesinde net bir şekilde anlaşıldı. J. Robert Mayer,
yaptığı bir deneyde, havanın sıkıştırılması ile sıcaklığın meydana geldiğini
gösterdi. Bu deney, kinetik enerjinin ısıya, ısının da kinetik enerjiye
çevrilebileceğini açıkça ifade etmekteydi.
Tüm bu ön bilgilerden sonra entropiye geçebiliriz
diye düşünüyorum.
ENTROPİ NEDİR?
Bu terimi bilmeden önce sistem denilince ne kast
edildiği anlaşılmalı. Sistem, üzerinde incelemeler yapılan belli sınırdaki
evren parçasıdır. Açık , kapalı ve izole olmak üzere üç kısımda incelenir.
Detaylara girmeyeceğim.
Evren'de olduğu gibi, ele alınan belli bir sistemde
de enerjinin işe dönüşebilmesi için o enerjinin yoğunluğunda belirli bir
düzenin söz konusu olması şarttır. Şöyle ki: Bir sistemde var olan enerji,
yoğunluğu yüksek olan noktadan, yoğunluğun daha düşük olduğu noktaya doğru bir
yönelme gerçekleştirir; ta ki o iki sistem arasındaki enerjiler denkleşinceye
kadar bu enerji alışverişi sürer. Sistemde bu hareketlenmeyi
sağlayan enerjiden kolaylıkla iş elde edebilirsiniz.
Buraya kadar sistemimizde iş elde etmek için ne
yapılması gerektiğini kısaca öğrenmiş olduk. Şimdi gelelim bunun entropi ile
olan bağlantısına.
Kelimenin
kökeni Yunancadır. En ve tropos'dan oluşur. En eki de\da anlamı verir. Tropos
ise (yol kelimesinin çoğulu olan tropoi'den –tropi- türemiştir) yollar
demektir.
Bir
sistemdeki düzensizliktir. “S” ile gösterilir. Sürekli olarak artan bozunma ve kaosun derecesini gösteren
entropi, evrendeki değişimlerin giderek daha fazla düzensizliğe yol açtığını
öngören termodinamiğin ikinci yasasıyla kontrol edilir.
Eğer
bir sistem tamamı ile düzenli ise entropisi sıfır olabilir. Entropi, enerji
gibi korunan bir özellik değildir. Örnek olarak yoğun bir efor harcayarak
spor yaptıktan sonra belli bir noktada yorulur ve devam edemeyecek hale
gelirsiniz. Bu eforu sarf ederken harcanmış ve bir daha kazanılamayacak olan
enerjiye entropi denir.
Yani
entropi diyor ki;
Sisteme dışarıdan enerji verilmediği sürece
düzenin düzensizliğe, düzensizliğin de kaosa dönüşeceğini anlatır. Kırık bir
bardağın durup dururken veya kırarken harcanan enerjiden daha azı kullanılarak
eski haline döndürülemeyeceği örneği verilir klasik olarak. Yine aynı şekilde
devrilen bir kitabı düzeltmek için devirirken harcanan enerjiden fazlasını
kullanmak gerekir, potansiyel enerjinin bir kısmı ısıya dönüşmüştür ve geri
getirilemez. Aynı zamanda Evren’deki düzensizlik eğilimini de anlatır bu.
![]() |
| Resim 2 |
İkinci
yasa bize evrenin, her sistemin bir sonu olmak zorunda olduğunu söyler. Bu
görüş din ve felsefe konularında çok fazla ilgi çekmiş üzerine konuşulmuş
tartışılmıştır. Dine göre bu görüşte sorun yoktur. Her din kitabına göre
evrenin kıyametle sonu yaşanacaktır ama felsefede özellikle materyalist
filozoflar tarafından bir hayli eleştirilen gündeme getirilen bir konudur.
Bizler evrenimizin nasıl sona ereceğini ya da sona erip ermeyeceğini
bilmiyoruz. Ama termodinamiğin ikinci yasasının bu konuda cevabı net. Sonsuz evren görüşüne ciddi bir gölge
düşürmüştür.
Entropi
bazı konularda net fikirlerin oluşmasına sebep olmuştur. İlk olarak, eğer
nesneler yaşlanıyorsa zamanla düzensizliğe gidiyorsa bir gün ölmeleri yok
olmaları kaçınılmazdır. Evrenimizde de entropi maksimuma eriştiğinde her yerde
ısı aynı olduğunda evrenimiz de ölecektir. Bu sonun nasıl yaşanacağını bilim
adamları araştırmaya devam ediyorlar.
İkinci
bir konu ise zaman ve zamanın yönüdür. Yukarıda bardağın kırılmasını gösteren
fotoğrafta kırık bardağın geri bütünleşmeyeceğini herkes bilir. En azından
bizim fiziksel evrenimizde bu mümkün değildir. Peki neden mümkün değildir? Cevap entropi. Entropi
zamanın tek yönde ilerlemesine olanak verir. Sistemde ki düzenin düzensizliğe
olan akışını geri çevirmek olanaksız değildir. Bu matematiksel olarak
mümkündür. Ama öylesine küçük bir olanak vardır ki bunun için, bu olanağı
görmezden gelmemek elde değildir. Bizim içinde bulunduğumuz evren zaman okunun
tek yönde akmasının olanaklı olduğu evrendir. Belki o çok küçük ihtimalin
bulunduğu evrende de yaşayan canlılar varsa da onlar entropi kavramı yoktur
diyebilir. Ama bizim evrenimiz zamanın entropinin izin verdiği şekilde tek
yönde ilerleyebileceği bir evrendir. Evrim, gelişim ve her şey sürekli olarak
geçmişte kalan entropi durumundan gelecekte olan entropi durumuna doğru
ilerler.
Üçüncü
konu ise hemen hemen ilk konu ile alakalıdır. Eğer evren dahil her şey düzenli
durumdan düzensiz duruma gidiyorsa yani yaşlanıp ölüyorsa o halde bu yaşlılığın
bir de genç hali, bu ölümün bir de doğum hali olmalıdır. Bu evrenimizin
doğumunda entropinin minimum olduğu bir anın olması gerektiği anlamına gelir.
Belki de büyük patlamadan önce entropinin o minimum hali yaşanıyordu. Bunu
bozan büyük patlama oldu. Lakin şöyle de bir karışıklık var. Bilim adamlarına
göre evrenimizin başlangıcı olan büyük patlama sırasında entropi maksimumdu. Evrenin
ilk anında yani sıfır anında (veya ilk Planck anında) evrenin entropisi en
düşük değil, olabileceği en yüksek düzeydeydi. Bu da zaten olasılık dışı bir
duruma değil, tam tersine en olası duruma işaret ediyor.
Kafanızda
bir çelişki oluştuğunun farkındayım ama bununda bir açıklaması elbette var. Entropi sürekli artıyorsa başlangıçta en
düşük durumda (sıfırda veya sıfıra çok yakın bir durumda) olması gerektiğini
biliyoruz ama, bir sistemin entropisinin en yüksek değerinin sistemin büyüklüğü
ile orantılı olduğunu unutmayalım.
Evren
genişledikçe entropisi artar ama entropi tavanı yani olası en yüksek entropi
değeri daha büyük bir hızla artar. Böylelikle maksimum entropi ile başlayan
evren, genişledikçe, maksimum entropi durumundan giderek daha hızla uzaklaşır.
Bu da, evrenin başlangıcının olasılık dışı bir durum olmadığını gösterir.
Evren
karmaşık ilkelerle yasalarla dolu olabilir. Anlaşılması kavranması zor
görünebilir. Ama unutmayalım ki aslında evren son derece basit ve olması
gerektiği gibidir. Onu zorlaştıran kavranmasını güçleştiren biz insanlarız.
Doğa, evren her zaman en basit ve kolay yolu seçer. Onu kolayca anlayabilmemiz
dileğiyle…
Hoşçakalın💚



Açıklayıcı bir yazı olmuş ellerinize sağlık
YanıtlaSil