Tekrardan merhaba 💙💙. Bu sefer eğlenceli bir konuyla buradayım. Başlıktan da anladığınız
üzere yıldızlardan bahsedeceğiz. Gökteki o parlak minik noktalar aslında hiçte
o kadar minik değiller. Yıldızlar hakkında eğlenceli bilgi selimiz başlasın.
Keyifli okumalar😇
Not: Bu yazı için kaynak olarak
kullandığım kitap yine bu blogda ilk yazım olan ‘Astronomiye ilk adım’ başlıklı
yazıda bahsettiğim kitaptır.
YILDIZ NEDİR?
Yıldız, ağırlıklı olarak hidrojen ve
helyumdan oluşan, yoğun ve karanlık uzayda ışık saçan gökyüzünde bir nokta olarak
görünen plazma küresidir. Bir araya toplanan yıldızların oluşturduğu gökadalar
gözlemlenebilir evrenin hâkimidir.
Bir yıldızın doğuşunu, yaşamını ve
ölümünü öğrendiğiniz de onlara her zaman ki gibi bakmayacaksınız. Evrenimiz de
entropinin var ettiği bir durum vardır. Her şey zamanla düzenden düzensizliğe
akar. Siz ve ben yaşlanırız ölürüz tüm canlılar için bu süreç aynıdır. Ölümü
var eden yaşamdır. Yaşayan her şey de muhakkak ölür. İşte bu yüzden yıldızlar
da ölür. Ama bu sizin benim yaşadığımız gibi bir ölüm değildir. Yıldızlar yeni
bir aşamaya geçerler ve böyle devam ederler. Beyaz cüce, nötron yıldızı ve kara
delik gibi aşamalar böyle aşamalardır.
Şimdi bizim Güneş’imiz ile aynı
kütlede ki sıradan bir yıldızın genel yaşam öyküsüne bakalım. Sonra bunu
detaylandırırız J
- Soğuk bir bulutsuda ki gaz ve toz yoğunlaşarak genç yıldızımsı cismi oluşturur.
- Genç yıldızımsı cisim giderek çökerek doğduğu buluttan ayrılır ve hidrojen ateşi tutuşur. ( başka bir deyişle nükleer reaksiyon başlar)
- Hidrojen kararlı bir şekilde yanmaya devam ettikçe, yıldız anakola katılır.
- Yıldızın çekirdeğinde ki tüm hidrojen
tükendiğinde (yandığında), çekirdeğin üzerinde bulunan kabuktaki hidrojen
tutuşmaya başlar.
- Kabuktaki hidrojenin yanmaya başlaması yıldızı daha parlak yapar ve genişletir. Yıldız genişledikçe yüzey alanı artar, soğur ve daha kırmızı görünmeye başlar. Yani yıldız bir kırmızı dev haline gelir.
- Yıldızın dış katmanlarını uzaya
genişlemesine neden olan yıldız rüzgarları, sıcak yıldız çekirdeğinin çevresinde
bir gezegenimsi bulutsu oluşturur.
- Bulutsu giderek genişleyerek uzaya
yayılır ve geriye yalnızca sıcak merkez kalır.
- Merkezdeki cisim artık bir beyaz
cücedir, zamanla soğur ve sönükleşir.
![]() |
| RESİM 1 |
Bu aşamalar kütlesi Güneş’imiz kadar
olan yıldızlar içindi. Peki ya daha küçük ya da daha büyük kütleli yıldızlara
ne olur?
Güneş’ten daha küçük kütleli
yıldızlar için bu aşamalar daha belirsizdir. Hayatlarına genç yıldızımsı
cisimler olarak başlarlar sonra anakola ulaşırlar ve sonsuza dek kırmızı cüce
olarak kalırlar.
Güneş’ten daha büyük kütleli
yıldızlar ise daha farklı bir yaşam döngüsüne sahiptir. Gezegenimsi bulutsu oluşturup beyaz cüce
olarak ölmek yerine süpernova olarak patlarlar ve geride nötron yıldızları veya
kara delik bırakırlar. Kütleli yıldızın yaşamı daha hızlı ilerler. İhtişamla
başlayıp ihtişamla sona erer.
İki farklı durumun yaşanmasında
elbette açıklayıcı bir sebep var. Kütle ne kadar fazla ise nükleer reaksiyonlar
daha şiddetli ve daha hızlı meydana gelir, kütle ne kadar küçük ise nükleer
reaksiyonlar daha az şiddetli olur ve daha uzun sürer.
Şimdi yukarıda bahsettiğimiz
aşamaları biraz daha detaylı inceleyelim.
I. GENÇ YILDIZIMSI
CİSİMLER
![]() |
| RESİM 2 |
Genç yıldızımsı cisimler (YSO) yeni
doğmuş yıldızlardır ve doğdukları bulutun uzantıları ile sarmalanmış
haldedirler. Bu yıldız doğduğu buluttaki
yoğun toz tarafından görülemeyebilir. Genç yıldızımsı cisimler yıldızların
doğum evi olarak da adlandırılan HII bölgelerinde oluşurlar. Yukarıda ki
resimde gördüğünüz Orion bulutsusu son 1 veya 2 milyon yılda yüzlerce yıldızın
doğum evi olmuştur.
Genç yıldızımsı cisimler yıldızımsı disk denilen yassılaşmış bir
gaz ve tos diskinin merkezinde yer alırlar. Böylece bu disk tarafından yeni
doğmakta olan yıldıza madde aktarımı yapılır.
II. ANAKOL YILDIZLARI
![]() |
| RESİM 3 |
Güneş’imizin de dahil olduğu anakol
yıldızları doğdukları bulutu dağıtmış ve çekirdeklerinde ki nükleer reaksiyonların
hidrojeni helyuma dönüştürmesi sayesinde ışımaktadırlar. Kütlesi ele alınınca
Güneş’in bu evreye gelmesi 50 milyon yıl sürmüştür. Kütlesi daha düşük
yıldızların bu aşamaya gelmesi daha uzun sürerken kütlesi daha fazla olan
yıldızların bu aşamaya gelmesi daha kısa bir zaman almaktadır.
Astronom veya bilim insanları yıldız
dediklerinde genelde anakol yıldızlarını kast ederler. En küçük anakol
yıldızları, Güneşten çok daha küçük, donuk kırmızı renkte görünen kırmızı
cücelerdir. Kırmızı cücelerin kütleleri çok düşüktür ama bu şekilde çok fazla
sayıda kırmızı cüce vardır. Anakol yıldızlarının çok büyük bir çoğunluğu
kırmızı cücedir. Gözle görülmesi son derece zordur çünkü sönüktürler. Bize en
yakın kırmızı cüce olan Proxima Centauri teleskopsuz görünmeyecek kadar
sönüktür. Bu yıldız kendi güneşimizden sonra bize en yakın olan yıldızdır.
Kırmızı cüceler anakol yıldızlara
göre daha küçük daha az kütleli olabilirler bu yüzden size fazla önemsiz
gelebilir ama Güneş ile kıyaslama yaptığımız da bizim Güneş’imiz elbet bir gün
ölecekken kırmızı cüceler neredeyse sonsuza kadar yaşarlar. Yani son gülen o
minik kırmızı cüceler oluyor.
III. KIRMIZI DEVLER
![]() |
| RESİM 4 |
Kırmızı devler biraz daha komplike
yıldızlarıdır. Güneş’ten çok daha büyüktür ama ileride güneş de kırmızı dev
olacak. Ekvatorunun genişliği Venüs ve hatta belki Yer’in yörüngesi kadar
olabilir.
Bu devler güneş’ten daha az veya daha
fazla kütlesi olan anakol yıldızlarının bir sonraki aşamasını temsil
etmektedir. Boğa takımyıldızındaki Aldebaran ve Arabacı takımyıldızındaki
Arcturus yıldızları birer kırmızı devdir.
Ortalama bir kırmızı dev çekirdeğinde
hidrojen yakma olayını artık bitirmiştir. Çünkü var olan hidrojeni yakarak
helyuma dönüştürmüşlerdir. Daha ziyade
çekirdeği saran kabuk kısmında hidrojen yakar.
Güneş’ten çok daha büyük kütleli
yıldızlar kırmızı dev olamazlar. Onlar süperdevler
olarak adlandırılırlar. Ortalama bir süperdev güneşten 1000 veya 2000 kat
büyük olabilir. Bunu kavrayabilmeniz için şöyle bir örnek vereyim; eğer Güneş’in
bulunduğu yerde ortalama bir süperdev olsaydı ekvatorunun genişliği Jüpiter ya
da Satürn’ün bulunduğu yörüngede olurdu.
Avcı takımyıldızındaki Betelgeuse ve Akrep takımyıldızındaki Anteras
birer süperdevdir.
IV. GEZEGENİMSİ
BULUTSULARIN MERKEZİNDEKİ YILDIZLAR
![]() |
| RESİM 5 |
Gezegenimsi
bulutsuların merkezindeki yıldızlar belirli bir tür küçük yıldızlarıdır.
Aslında bu bulutsuların gezegenle bir ilişkileri yoktur. Teleskopların basit
düzeyde olduğu dönemlerde görünümlerinden dolayı Uranüs’e benzetildikleri için
bu adı almışlardır.
Bunların merkezindeki
yıldızlar aslında beyaz cüce gibidirler. Nihayetinde beyaz cüce adayıdırlar ya
da beyaz cücedirler. Yani bu yıldızlar
güneş benzeri yıldızların kalıntılarıdır. Yıldızın on binlerce yıl boyunca boşluğa
püskürttüğü gazlar yıldızın etrafında bir bulutsu oluşturur ve zamanla
sönükleşerek kaybolur. Geriye ise hiçbir şeyin merkezi olmayan ıssızlıkta bir
beyaz cüce kalır.
V. BEYAZ CÜCE
![]() |
| RESİM 6 |
İsmi gibi beyaz olmak zorunda olmayan beyaz, sarı hatta kırmızı bile
olabilen yıldız cesetleridirler. Bu renk durumları onların ne kadar sıcak
oldukları ile alakalıdır. Beyaz cüceler, Güneş benzeri yıldızlardan geriye
kalan cisimlerdir ve hiç ölmezler. Yalnızca giderek sönükleşirler.
Bir beyaz cüce artık
yanmaya enerji üretmeye devam etmez. Eskiden kalan enerjinin verdiği sıcaklık
vardır sadece. Kırmızı cücelerden sonra en çok karşılaşılan yıldız türüdür.
Ancak en yakın olanları bile o kadar sönüktür ki teleskopsuz görünmezler.
Ortalama bir beyaz cüce
Güneş kadar bir kütleye sahip olabilir ama Yer kadar bir hacme sahiptir. Çok
küçük bir hacme sıkıştırılan bu fazla kütle durumu yıldızın aşırı derecede ağır
olmasına neden olur. Yıldızdan alınacak bir çay kaşığı madde bir ton ağırlığında
olacaktır.
VI. SÜPERNOVALAR
![]() |
| RESİM 7 |
Bir yıldızın tamamen parçalandığı muazzam şiddetli
patlamalardır. Farklı süpernova türleri var ama ben bu yazıda sadece en önemli
iki tanesinden kısaca bahsedeceğim.
- İlk olarak Tip II süpernovalarına bakalım. Bu süpernovalar bizim Güneş’imizden çok daha büyük çok daha parlak ve elbette çok daha fazla kütleli yıldızların şiddetli patlamalarıdır. Bu patlamalardan önce yıldız bir kırmızı süpredev ya da çok sıcaksa mavi süperdev durumundadır. Renginden bağımsız olarak bir süperdev süpernova olarak patladığında geriye kalan kalıntı için iki seçenek vardır. Ya çok küçük bir cisim olan nötron yıldızı ya da yıldızın kendi merkezine doğru çökmesidir ki bu da kara delik demektir.
- İkinci olarak Tip Ia süpernovaları ise daha şiddetli ve daha parlaktırlar. Tip Ia süpernovalarının parlaklıkları ve ışınım güçleri daima aynıdır ve dolayısıyla onların görünen parlaklıklarının kullanarak astronomlar ne kadar uzakta olduklarını hesaplayabilirler. Günümüzde astronomlar bu tip süpernovaları kullanarak evrendeki cisimlerin uzaklıklarını ve evrenin genişlemesini ölçüyorlar. Tip Ia süpernovaları Tip II süpernovalarının aksine geriye bir kara delik veya nötron yıldızı bırakmazlar. Geriye uzaya yayılan gaz bulutu kalır.
VII. NÖTRON YILDIZLAR
![]() |
| RESİM 8 |
Bu yıldızlar o kadar küçüktür ki
beyaz cüceler yanlarında dev gibi kalır. Ama beyaz cücelerden çok daha fazla
ağırdırlar. Aslında daha doğrusu daha fazla kütlelidirler çünkü ağırlık gezegen
veya benzeri bir cismin çekim etkisi altında kütleye uygulanan kuvvettir.
Ortalama bir nötron yıldızı 10-20 km
çapındadır ama kütlesi Güneş’in iki katı kadar olabilir. Bazı nötron yıldızları
pulsar olarak da bilinir. Pulsarlar çok yüksek manyetik alana sahip, hızlı
dönen nötron yıldızlarıdırlar. Bu pulsarlar radyo dalgaları, X- ışınları, gama
ışınları veya görünür ışık üretirler. Bu ışınımlar Yer’e geldikçe bize kısa
süreli atım gibi görünürler. Bu atımların hızı bize pulsarların ne kadar hızlı
döndüğünü gösterir. Saniyede 700 kere veya saniyede bir kerede dönebilirler.
VIII. KARA DELİKLER
Kara delikler son derece yoğun ve
kompakt cisimdirler. O kadar fazla madde o kadar küçük bir alana sıkışmıştır ki
bu durumun yarattığı çekim etkisinden ışık bile kurtulamaz. İşte bu yüzden ışık
yaymadıkları yansıtmadıkları içinde isimleri kara delik olmuştur. Bazı
fizikçiler kara deliğin içindeki maddelerin bizim evrenimizden ayrıldığını
düşünmektedirler. Yani kara deliğe düşersek bu evrene hoşçakal dememiz gerekir.
Kara delikten ışık bile kaçamıyorsa
bilim adamları onları nasıl görüp biliyorlar diyebilirsiniz. Cevabı elbette
var. Kara deliğin yakınına gelen madde ısınır ve kaotik bir hareket haline
geçer. Bu hareket hiçbir zaman düzenli değildir. Çekim etkisine kapılıp
etrafında dolanan bu madde çoğu zaman kara deliğin güçlü çekim etkisine kapılır
ve içine düşer.
Ama bazen ışık hızına yakın ( vakumda
saniyede 300,000) hızlardan oluşan jetler kara delikten uzaklaşabilir.
Bilim adamları kara delikleri üç
sınıfa ayırırlar. Yazıyı fazla uzatmadan kısaca bunlara da değinip bitireceğim.
- Yıldız kütleli kara delikler; tahmin edebileceğiniz gibi, yukarıda bahsettiğim yıldız ölümü sonucu ortaya çıkan kara deliklerdir. 3 ile 100 güneş kütlesi ağırlığında olabilirler. Boyutları genelde aşağı yukarı nötron yıldızları kadardır.
- Süper kütleli kara delikler; bu
devasa deliklerin kütlesi 100,000 güneş ile 20 milyar güneş arasındadır.
Genellikle galaksilerin merkezinde bulunurlar. Nasıl oluştukları biraz muamma.
Ya galaksiler bunların etrafında oluşuyor ya da bunlar galaksilerin merkezinde
oluşuyorlar. Bizim galaksimizin merkezinde Sagittarius A* olarak adlandırılan
bir süper kütleli kara delik vardır.
- Orta kütleli kara delikler; henüz bir örneğine rastlanmamış ve gizemini koruyan ama fizikçiler tarafından varlığı ön görülen bir kara deliktir.
Biliyorum biraz uzun
oldu. Ama keyifli bir konu için sıkılmadan bu vakti ayırırsınız diye düşünüyorum. Bilimle ve sevgiyle kalın. Hoşçakalın💗
















